Stres, kişinin iç ve dış uyaranlara karşı gösterdiği bir tepkidir. Başka bir deyişle, bireyin kendisini rahatsız eden şeylere verdiği cevaptır. Vücudumuz uyarılara karşı hem biyokimyasal hem de psikolojik tepkiler gösterir. Stres biyokimyasal bir tepkidir çünkü stres yaşadığımızda, vücudumuz bir tehdit algılamaktadır ve bu biyolojik olarak bir takım değişiklikler meydana getirmektedir. Örneğin, vücudumuzdaki kalp atışı hızlanır, oksijen miktarını arttırmak için solunum hızımız artar, karaciğerimiz kana daha fazla glikoz aktarır, bağırsak emilimi azalabilir. Vücudumuzdaki enerji daha çok kaslara gider. Aynı zamanda stres psikolojik tepkiler de doğurur çünkü stres yaşadığımızda duygusal olarak genelde sıkıntı, kaygı, belirsizlik hissi ve öfke hissederiz.
Stres kötü bir sonuç mudur?
Aslında bedensel ve psikolojik tepkilerin hepsi normal ve gereklidir. Dikkat edilmesi gereken konu, bu stres yoğunluğunun miktarının artamaması ve uzun süre devam etmemesidir. Yoksa stres, motive olmamız ve hayati tehlikelere karşı kendimizi korumamız açısından hem gerekli hem de önemlidir. Stres yönetimi ve stresle baş etmekten kasıt, stresten tamamen kaçmak ve kurtulmak değil onu kontrol etmeyi başarmaktır.
Neler stres kaynağı olabilir?
Ani olarak meydana gelen değişiklikler stres kaynağıdır. Fiziksel bir hastalık geçirilmesi veya duygusal birtakım değişikliklerin olması stres yaşamamızın başlıca sebeplerindendir. Terfi, evlilik, doğum, ölüm, iş yoğunluğu, iş değişikliği gibi olumlu ve olumsuz faktörler de stres yaşamamıza neden olabilmektedir.
Peki, neye göre stres yaşıyor ya da yaşamıyoruz?
Dikkat ederseniz, bir üst paragrafta belirtilen faktörler stres yaşamamıza “neden olur” değil “neden olabilmektedir” diye yazdım. Çünkü aynı olaya, farklı kişiler farklı tepkiler gösterebilir. Mesela proje hazırlaması gereken biri stres yaşarken, bir diğeri işini stressiz, hatta keyif alarak yapabilir.
Bunun nedenlerinden ilki, kişilik yapılarımızın farklı olmasıdır. A tipi olarak tanımladığımız ve genelde aceleci olup, aynı anda birden fazla işi yapmak isteyenler bireyler, her türlü zorluğun üstesinden gelerek başarıya odaklanmışlardır. İşlerini en kısa sürede en iyi şekilde yapmak isterler. Dolayısıyla bu kişiler daha fazla stres yaşamaya yatkındırlar. B tipi kişilik özellikleri taşıyan bireyler ise aceleci olmayan, rahat karakterli insanlardır. Çok çalışsalar bile, A tipi insanlar kadar kendilerini baskı altına sokmazlar. Kolay öfkelenmezler ve rekabetçi değildirler; bu da onların daha az stres yaşamasına neden olmaktadır.
Stres yaşamamızda etki eden ikinci faktör ise, düşünce ve yorumlama becerilerimizdeki farklılıktır. Olayları yorumlama biçimimize göre duygularımız da değişmektedir. Örneğin, yetiştirilmesi gereken işlerle ilgili “sorun değil yavaş yavaş yaparım” düşüncesinde olan birinin yaşayacağı stres miktarı ile “eyvah yetiştirmem imkânsız” düşüncesinde olan birinin yaşayacağı stres miktarı epey farklı olacaktır. Bu örnekte vurgulanmaya çalışılan, yorumlama biçimimize göre yaşayacağımız stres oranının değişkenliğidir.
Kısacası, bir durumun stres yaratıp yaratmaması kişiye bağlıdır, kesinlikle olaya bağlı değildir!
Stresle nasıl baş edebiliriz?
Pek çok kişi stresle baş etmek için kısa vadede işe yarayan baş etme yöntemlerini kullanmaktadır fakat bunlar uzun vadede yarardan çok zarar getirmektedir. Örneğin bol yemek yemek, uzun süreli uyumak, sigara veya alkol kullanmak yapılan hatalardan bazılardır. Bu gibi yöntemler o anda bizi rahatlatıyor görünse bile, problemi çözmemekte çözüm olmadığı gibi uzun vadede zarar yaratarak sağlığın bozulmasına sebep olmaktadır.
Stresle baş etmek için iki önemli noktaya dikkat etmek gerekir. Stres fiziksel tepkilere ve biyokimyasal tepkilere yol açtığından, öncelikle kendimizi strese karşı fiziksel olarak korumalıyız. Beslenmemize dikkat etmek, uykumuzu verimli almak, yaşımıza uygun süre ve şekilde egzersiz yapmak stresi yönetebilmek için çok önemlidir. Ayrıca yoga, nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizlerinin stresle baş etmede çok yardımcı olduğunu bilmekteyiz.
İkinci önemli nokta ise stres farklı duygulara yol açtığından, kendimizi psikolojik olarak da korumamız gerektiğidir. Duygularımızın farkında olmak, onları dile getirmek ve en önemlisi neden stres yaşadığımızın farkında olmak stres ile baş etmekte en etkin faktörlerdir. Bütün duygularının kendi düşünce ve yorumlarından dolayı meydana geldiğini bilen bir birey kendini korumada daha başarılı olacaktır. Farkındalığı yüksek olan birey, stres hissettiği noktada onu neden yaşadığını, hangi düşüncelerinin buna neden olduğunu ve düşünme tarzını ne yönde değiştirmesi gerektiğini bulmaya çalışacaktır. Çok büyük olasılıkla tamamen stresten kurtulmayacak fakat hayat kalitesinin bozulmamasını sağlayacaktır.
Özetle, hiçbirimiz stressiz bir yaşam bekleyemeyiz, ama stresimizi anlamlandırmayı ve onu yönetmeyi becerebiliriz.
Sevgi ve saygılarımla,
Klinik Psikolog Rahel Layiktez
留言